Her 10 Kasım’da olduğu gibi bu yıl da sirenler çaldığında hayat durdu…
Ama o iki dakikalık sessizlikte bile yürekler haykırıyordu:
“Sen rahat uyu Atam, emanetin emin ellerde”
Bazı sesler var ki susturulmaz.
Bazı isimler var ki tarih değil, milletin kalbinin tam ortasına kazınır.
Mustafa Kemal Atatürk işte o isimdir.
Yok sayılmaya, unutturulmaya, karalanmaya çalışılsa da bu milletin vicdanında dimdik ayakta duran bir ulu çınardır.
++++
ONUN ADI BU TOPRAKLARIN TAŞINDA VE TOPRAĞINDA
Bu toprakların taşına toprağına işlemiştir onun adı.
Bir köy okulundaki Atatürk portresine bakan çocuğun gözlerinde,
bir askerin selamında,
bir kadının başı dik yürüyüşünde yaşar o.
Her 10 Kasım’da Anıtkabir’e akan yüzbinler, sadece bir anma törenine değil, bir vefa yürüyüşüne çıkar.
O yürüyüş, Türk’ün bağımsızlığa, hürriyete, Cumhuriyet’e olan inancının yürüyüşüdür.
++++
YÜCE TÜRK MİLLETİ ATA’SINA KOŞTU
O’nu “yok sayanlara” inat,
O’na hakaret edenlere inat,
Yüce Türk Milleti Ata’sına koştu bu yıl da…
Ankara’da, yurdun dört bir yanında, saat 09.05’te nefesler tutuldu; gözler doldu, kalpler Atatürk için attı.
Bir millet düşünün ki, kurucusuna sadece geçmişin bir figürü olarak değil, bugünün de rehberi olarak bakıyor.
Çünkü Atatürk bizim için sadece bir lider değil; fikirleriyle, cesaretiyle, ferasetiyle bir yol göstericidir.
Onu anlamak, sadece onu anmak değildir; onun gösterdiği yolda kararlılıkla yürümektir.
Bugün Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında hâlâ milyonlar “Atam İzindeyiz” diyorsa, bu, bir bağlılığın değil; bir şükran yemininin ifadesidir.
++++
ATAM, SENİ UNUTMADIK, UNUTTURMAYACAĞIZ
Ona duyulan özlem, geçen yıllarla eksilmiyor, bilakis büyüyor.
Çünkü Atatürk’ü özlemek, aslında millet olmanın özünü özlemektir.
Bağımsızlığı, laikliği, adaleti, eşitliği özlemektir.
Ve biz, bu milletin evlatları olarak diyoruz ki:
Atam, seni unutmadık, unutturmayacağız.
Sana dil uzatanlar bilsin ki, senin kurduğun Cumhuriyet bu topraklarda sonsuza dek yaşayacak.
Ruhun şâd olsun…
Sevgiyle kalın… Umutla kalın…
