Kanal 3 ekranlarında Berna Uğur Türksoy’un hazırlayıp sunduğu Gündem Analiz programına konuk olan AKÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karakaş, depremin toplum üzerindeki etkisini anlatarak, deprem sürecinde toplum olarak çok güçlü bir dayanışma örneği gösterildiğini ifade ederek, “Bu dayanışma halini diri tutmamız gerekiyor” dedi   Afyon Kocatepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karakaş, Kanal 3 ekranlarında Berna Uğur Türksoy’un hazırlayıp sunduğu Gündem Analiz programına konuk oldu. Karakaş, programda yapılan çalışmaları anlattı. Depremin toplum üzerindeki etkisinden bahseden Karakaş, “Deprem sonuçları itibari ile çok yönlü bir afet. Bir doğa olayı ama sadece sonuçları ve binaları yıkılması binaların enkazındaki vefatlar yaralanmalar değil çok boyutlu sonuçları olan bir doğa olayı deprem. Fiziki sonuçları, sosyal toplumsal sonuçları psikolojik, ekonomik, politik sonuçları var. Dolayısı ile çok yönlü ele alınması gereken konu. Ve bu boyutların her biri için enkaz tanımlaması yapabiliriz” dedi. Karakaş açıklamasının devamında, “Deprem sürecinde bu toplumsal travma ile oluşan şok haline rağmen çok güçlü bir toplumsal dayanışma örneği gösterdik ama şunu söyleyeyim bu dayanışma halini diri tutmamız gerekiyor. Felaketin boyutları oldukça geniş ve üstesinden gelmemiz uzun süreçte gerçekleşecek. Kısa sürede yapılacak işler var devlet ve toplum olarak yapıyoruz. İhtiyaçları giderme noktasında örgütlendik ama bunun belli bir dönem sürekliliğinin sağlanması gerekiyor. Bu toplumsal travma uzun süreli bir etki bırakacak.  Biz bir taraftan acıyı hissettik bir travma yaşadık diğer taraftan bu acıyı ortadan kaldırmanın telafi etmenin hafifletmenin yollarını aradık yardımlaşmanın en yüksek düzeyinde bunu sürdürdük. Hızlı gündem değişebilen bir toplumuz. Hızlı değişen gündemlere bağlı olarak toplumsal hafızamızda kısa süreli olabilir. Bu anlamda hafızamızı zorlamamız gerekiyor zinde tutmak için. Toplum olarak hafızamız kısa süreli evet ama dayanışma yapımızda oldukça yüksek” diye konuştu. “KALAN AİLE ÜYELERİNİN DAYANIŞMASINI SAĞLAMAK İÇİN YAPILAR OLUŞTURMALIYIZ” Dayanışma kültürü içerisinde ailenin çok önemli bir yer tuttuğunu kaydeden Karakaş, “Bu aile yapımızın güçlü bir yanı var. Bu gücünü ön plana çıkarmamız bu yaraları sarma aile yapısını koruma adına ön plana çıkarmamız daha da güçlendirmemiz gerekiyor. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na çok büyük görevler düşüyor. Sahipsiz çocuklarımız için korunaklı alanlarda ve iyi eğitimle yetiştirilmesi kesinliklede varsa kalmış akrabalarından uzak yetiştirilmemesi ve hayata hazırlanması gerekiyor. Kişi tamamen bir birey olarak ayakta durma gibi bir durumla karşı karşıya kalırsa o aile olma bilincini yitirebilir. Aile yapımızı zayıflatıcı politikadan uzak durmamız gerekiyor. Bu da bir travmanın önemli sonuçlarından bir tanesi. Kalan aile üyelerinin dayanışmasını sağlamak için yapılar oluşturmalıyız. Bu konuyla ilgili düşünenleri toplayıp çalıştaylar yapıp neler yapılabileceğine dair raporlar oluşturup konuşulup tartışılıp neler yapılabileceğine dair raporlara bağlanması ve bununda politikaya dönüşmesi gerekiyor.  Komşuluğu da parçalayan bir gelişme bu. Bunları da güçlü tutacak politikalara ihtiyacımız var” ifadelerine yer verdi. “İYİLİK VE KÖTÜLÜK BİRLİKTE YÜRÜR” Karakaş, “İnsanlık hallerine baktığınız zaman iyilik ve kötülük birlikte yürür. Eğer kötülük olmasaydı adliyeye polislere hapishanelere ihtiyaç olmazdı.  İnsanoğlunun yaşamını kolaylaştıran araçlar içinde sosyal medya geçerlidir. Teknoloji bunun başında geliyor. Kullanma biçimine göre insanlığa faydalıda olabilir zarar da verebilir. İletişim teknolojisinin bir ayağı olan sosyal medya ki yeni medya diyoruz buna. Bu bir araç biz bunu iyi kullandığımızda sorunları çözebiliriz kötü kullanımda sorunlar ortaya çıkarabiliriz. Bu deprem sürecinde çok iyide kullanıldığını ciddi bir bilgilenme ağı olduğunu özellikle arama kurtarma yardım iletme noktasında ama dezenformasyonla beraber çok kötü kullanıldığını arama kurtarma süreçlerini sabote ettiğini, bazı kitlesel panik yaratabilecek gibi haberlerle süreci sabote edecek boyutlarla da karşı karşıya geldik bu da bize yeni medya düzeninin sağlıklı kurallı ve disiplinli bir şekilde işletilmesinin zorunlu olduğunu gösterdi. Özgürlük sınırsız bir şey değildir. Özgürlük sınırları ile vardır. Bir başkasının sınırlarına girdiğiniz zaman sizin davranışınız özgür davranış olmaktan çıkar. Kurallara bağlı bir yapı olması gerektiği ortaya çıktı. İnsanların özgürlüğünü sınırlamadan o hakkı da gözeterek kurallar yapılması gerekiyor” diye konuştu.>>>>Yurdanur Mergen