Birinci Dünya Savaşı sonrası ülkenin işgale uğramasıyla birlikte Mustafa Kemal Paşa, 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkarak Milli Mücadele’yi başlattı. Osmanlı Mebusan Meclisi İstanbul’da son kez toplandıktan sonra İngilizler tarafından kapatıldı ve milletvekillerinin toplanabileceği yeni bir merkez ihtiyacı doğdu. 19 Mart 1920’de Mustafa Kemal Paşa’nın genelgesiyle Anadolu’da temsilciler Ankara’da bir araya gelmeye başladı.
Kurtuluş Savaşı boyunca Ankara, savaşın planlarının yapıldığı ve düzenli orduların kurulduğu merkezi oldu. Demiryolu bağlantıları ve savaş imkanları açısından kritik bir noktada bulunması, kentin önemini artırdı. Mustafa Kemal Paşa, 27 Aralık 1919’da Ankara’ya gelerek halk tarafından coşkuyla karşılandı. İnönü, Sakarya ve Dumlupınar’da kazanılan zaferlerle savaş başarıya ulaştı.
BAŞKENT OLMA KARARI
9 Ekim 1923’te Dışişleri Bakanı İsmet Paşa, Türkiye devletinin yönetim merkezi olarak Ankara’nın seçilmesini önerdi. Öneri hızla kabul edilip 13 Ekim 1923’te Meclis tarafından onaylandı. Bu karar, Ankara’nın fiili olarak süregelen başkent özelliğini resmileştirdi ve daha sonra anayasal bir hüküm haline getirildi.
Atatürk, başkent seçiminin önemini Nutuk’ta “Bütün düşünceler, yeni Türkiye’nin başkentinin Anadolu’da ve Ankara kenti olması gerektiğinde toplanıyordu” diyerek ifade etti. Coğrafi ve stratejik nedenlerle Ankara’nın başkent olması, Türkiye’nin yeni yönetiminde kararlılık ve istikrar sağladı.