Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

“Afyon not eder, Türkiye unutmaz”

İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Afyonkarahisar Milletvekili Hakan Şeref Olgun, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde devam eden bütçe görüşmeleri sırasında yaptığı konuşmada, Afyonkarahisar’ın tarım, hayvancılık ve altyapı sorunlarını gündeme taşıdı, 2023 seçimlerini hatırlattı.

İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Afyonkarahisar Milletvekili Hakan Şeref

Milletvekili Hakan Şeref Olgun, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) konuştu. Sözlerine zirai don zararlarıyla başlayan Olgun, “Yaklaşık on gündür bütçe kanunu üzerinde çalışmalar yapıyor ve sonuna yaklaşıyoruz. Bugünde seçim bölgem Afyonkarahisar’ı anlatacağım. Zirai Don olayından başlayalım. Bu ülkede her yıl don olur. Don, tek başına çiftçiyi batırmaz. Çiftçiyi batıran; don olduğunda koruma mekanizmasının çalışmamasıdır. Afyon’da yaşanan tam olarak budur. Binlerce üretici sigorta yaptırmıştır ama don teminatı olan poliçe değil. Çünkü don teminatının primi, küçük ve orta ölçekli üretici için karşılanamaz düzeydedir. Üretici ya hiç sigorta yaptırmamış ya da daha düşük primli dolu teminatına mecbur bırakılmıştır. Sonra çıkıp denildi ki ‘Sigorta yaptıran çiftçi korunmuştur. Hayır. Sigorta yaptıran çiftçi de korunamamıştır. Çünkü TARSİM vardır ama erişilebilir değildir. Vardır ama gerçek riski kapsamamaktadır. Dolayısıyla sorun, sigortanın yokluğu değil; sigortanın yanlış kurgulanmış olmasıdır” dedi.

“ŞAP HASTALIĞI SALGINI”

Şap hastalığına da değinen Olgun, salgınla mücadelenin önleyici değil, reaktif bir anlayışla yürütüldüğünü savundu: “Afyonkarahisar’da üreticiyi vuran tek afet don değildir. Bugün karşımızda, adı ‘hastalık’ olan ama etkileri bakımından doğal afetten farksız bir tablo vardır: Şap hastalığı salgını. Bu salgın, tarım ve hayvancılık yönetiminin kriz anlarındaki zaaflarını açıkça ortaya koymuştur. Şapla mücadele hâlâ yangın söndürme mantığıyla yürütülmektedir. Salgın çıkmakta, sonra karantina gelmektedir. Ama salgın çıkmadan önce ne yapıldığı belirsizdir. Sınır kapılarında biyogüvenlik yeterli midir.? Hayvan hareketleri gerçekten denetlenmekte midir.? Aşılama bölgesel risklere göre mi yapılmaktadır.? Bu sorular cevapsız kaldıkça, her şap hastalığı salgını bir öncekinden daha yıkıcı olmaktadır. Bir diğer kritik başlık ‘destek ve tazminat’ meselesidir. Hayvanını kaybeden üretici aylarca bekletilirken, bankalar da, Tarım Kredi de beklememekte; faiz işlemeye devam etmektedir. Aşı konusu ise ciddi bir güven sorunu yaratmıştır. Aşı, sahaya geç ulaşmaktadır. Yeni varyantlar konuşulmaktadır; ancak aşının güncelliği belirsizdir. Yani, Üreticiyi ayakta tutacak bütüncül bir kriz yönetimi yoktur.”

“ÇİFTÇİNİN MAKİNELERİ ATIL KALDI”

Afyon’daki pancar üreticilerinin yaşadığı sorunlara dikkat çeken Olgun, özelleştirilen şeker fabrikalarının çiftçiyi daha sezon başında faizli borç altına soktuğunu, ürün alımında ise sabit fiyat uygulandığını belirtti: “Bugün Afyonlu pancar üreticisi, özelleştirilen şeker fabrikasına sadece ürün satmıyor; aynı zamanda fabrikanın finansmanını da üstleniyor. Fabrika, çiftçiye sezon başında gübreyi avans olarak veriyor. Bu gübre, vade farkıyla, yani faiz eklenmiş şekilde veriliyor. Çiftçi daha tohumu toprağa atmadan, daha pancarın fiyatı ortada yokken, faizli bir borcun altına sokuluyor. Peki iş pancar alımına gelince ne oluyor? Fabrika bu kez diyor ki: ‘Ben pancarı sabit fiyattan alırım.’ Yani girdiyi verirken faizi serbest bırakıyor, ürünü alırken fiyatı kilitliyor. Bir de makine meselesi var. Yıllardır Afyon’da pancar söküm ve yükleme işi, çiftçinin kendi makineleriyle yapılıyordu. Şimdi fabrika kendi makinelerini aldı. Ne oldu?  Çiftçinin makineleri atıl kaldı. Borcu duruyor, makine çalışmıyor. Bu, çiftçiye ‘yatırım yap’ deyip, sonra oyunun kuralını tek taraflı değiştirmektir.”

“BU FAİZLERLE TARIM OLMAZ; ÜRETİCİ AYAKTA KALMAZ, ÜRETİM BİTER”

Mısır üreticilerinin ise ithalat politikaları nedeniyle pazarsız bırakıldığını söyleyen Olgun, hasat döneminde yapılan ithalatın yerli ürün fiyatlarını düşürdüğünü belirtti: “Afyon’da mısır var. Ama pazarı yok. Neden.? Çünkü ithalat var.  Devlet, mısırı hasat döneminde ithal ediyor. İthal mısır piyasaya girdiği anda, yerli mısırın fiyatı düşüyor. Tam çiftçinin ürünü tarladayken.  Şimdi soruyorum: Mazotu ithal eden kim.? Devlet. Gübreyi ithal eden kim.? Devlet. Mısırı ithal eden kim.? Devlet. Sonuç ne.? Mazot pahalı. Gübre pahalı. Ama mısır ucuz.  Bir de Toprak Mahsulleri Ofisi uygulaması var. Ofis bir nem oranı belirliyor. Diyor ki, ‘Bunun üstünde almam.’ Ama nem, çiftçinin kontrol edebileceği bir şey değil. Tarlada ölçüyorsun yüzde 18. Kamyonla ofise gidiyorsun, yüzde 21 çıkıyor. Ofis almıyor. Peki çiftçi ne yapsın.? Ambara koyamaz; çürür. Bekleyemez; borcu var. Mecburen tüccara gidiyor. Ve ürünü zararına satıyor. Afyon’da çiftçi bugün üretmeye devam ediyorsa, kâr ettiği için değil; bankalara borcunu ödeyemediği için, bataktan kurtulma umuduyla ekiyor. Bu düzen böyle giderse, yakında üretecek çiftçi de kalmayacak. Bugün Afyon’da çiftçiyi yalnızca piyasa koşulları değil, kredi faizleri de nefessiz bırakmaktadır. Ziraat Bankası ve özellikle Tarım Kredi Kooperatifleri aracılığıyla kullanılan krediler, üreticinin sırtında bir destek aracı olmaktan çıkmış, Adeta sürekli büyüyen bir faiz yüküne dönüşmüştür. Bugün Afyonlu çiftçi, tarlasını değil borç takvimini takip ederek üretim yapmaya zorlanıyor. Açık söyleyeyim: Bu faizlerle tarım olmaz; üretici ayakta kalmaz, üretim biter.”

“FOTOĞRAF VERDİNİZ, SONUÇ ÜRETMEDİNİZ”

Konuşmasında Afyonkarahisar’a yönelik yatırım vaatlerine de değinen Olgun, yıllardır dillendirilen lojistik merkez projesinin hayata geçirilmediğini, hızlı tren projesinde ise sürekli değişen tarihlerle kamuoyunun oyalandığını ifade etti: “Afyon’da yatırımlar sorulunca hep aynı cevaplar verildi: ‘Programda’, ‘bir sonraki etapta’, ‘planlama aşamasında’ Siz erteledikçe Afyon zaman kaybetti. Söz verdiniz. Takvim koymadınız. Açıklama yaptınız. Takip etmediniz. Fotoğraf verdiniz. Sonuç üretmediniz. Afyonkarahisar’da yıllardır duyduğumuz bir cümle vardı: ‘Afyon lojistik merkez olacak.’ Bu vaatlerin somut karşılığı olarak, yıllar önce Afyonkarahisar’da PTT Lojistik Merkezi yapılması için bir taşınmaz PTT’ye kazandırıldı. Bu taşınmaz, sıradan bir tahsisle değil; Milli Emlak tarafından, Ankara’nın Çankaya ilçesindeki bir taşınmazla takas edilerek PTT mülkiyetine geçirildi. Aradan yıllar geçti. Ne lojistik merkezi yapıldı, ne verilen sözlerin hesabı verildi. Şimdi ise bambaşka bir tabloyla karşı karşıyayız. Bu hedef için tahsis edilen taşınmazla ilgili satış konuşuluyor. Soruyorum iktidara: Afyon’u lojistik merkez vaadinden neden çıkardınız, bu kararı kim aldı, yerine kimi koydunuz; Afyon’un iktidar nezdindeki yeri gerçekten bu mu.? Bu konuda AKP’li vekillerden fotoğraflı bir açıklama bekliyorum.

“YOKSA HER SEÇİM ÖNCESİ BULUNAN DOĞALGAZA MI BENZEYECEK?”

Şimdi gelin, söylenenlerle yaşananların arasındaki diğer uçurumlara bakalım. Hızlı Tren Projesi… Afyon’un kalkınma hayallerinin en çok söz verilen, en çok fotoğraf çekilen, en çok manşet olan konusu. Bakın, tarih tarih anlatacağım. 2013 yılı, basında ne çıktı? Pazarlıkla 2,5 yılda sonlandırılacağı söylenen Ankara–İzmir hızlı tren hattı Afyon için çağ atlatacak. Aradan zaman geçti. 2015 Afyon lojistik üs olacak, çalışmalar hızlandı.’ 2017 şantiye kuruldu. Bir sonraki etap Afyon. 2019 seçimleri öncesi… Şu tarihte bitecek. Afyon artık hızlı trenle buluşuyor. Seçim bitti, tarih değişti. 2021… Proje revize edildi. Biraz gecikme var ama sorun yok. 2023 seçimleri öncesi… Yine manşetler: Afyon hızlı trenle çağ atlayacak. Bu kez kesin. Seçim bitti. Bir kez daha tarih değişti. Sonra ne dendi.? 2024’te basına çıkan açıklamalarda: Deneme sürüşleri 2026’da. Yolcu taşımacılığı 2027’de başlayacak. Yani ne oldu.? 2013’te ‘çağ atlayacak’ denilen Afyon’a, 2027 için hâlâ ‘inşallah’ deniyor. Soruyorum buradan: 2013’te verilen tarih neden tutmadı? 2015’te söylenenler neden gerçekleşmedi? 2019’da atılan manşetlerin hesabını kim verecek? 2023’te ‘bu kez kesin’ diyenler bugün nerede? Yoksa her seçim öncesi bulunan doğalgaza mı benzeyecek? Hangi iktidar milletvekili çıkıp da, ‘Biz Afyon’a şu yıl şu sözü verdik, tutmadı’ dedi.? Hiçbiri. Ama fotoğraf çekilirken, müjde verirken hepsi vardı.”

EBER GÖLÜ’NDE YAŞANANLAR

Eber Gölü’nün yıllar içinde göz göre göre kuruduğunu belirten Olgun, yapılan açıklamaların sahada karşılık bulmadığını söyledi: “Aynı dili Eber Gölü’nde de kullandınız. 2019’da ‘eylem planı hazır denirken gölün su seviyesi düşüyordu. 2020’de ‘çalışmalar sürüyor’ denirken sazlıklar kuruyordu. 2021’de ‘koruma altında’ denirken balık ölümleri başladı. 2022’de kaçak sulama hâlâ önlenemedi. 2023’te kirlilik arttı, yangınlar çıktı. 2024’te bazı bölgelerde artık derinlik metreyle değil, santimle ölçülür hâle geldi.”

“AFYON BUNU YUTAR MI SANIYORSUNUZ?”

Olgun, iktidarın seçim dönemlerinde korku siyasetiyle oy istediğini, bugün ise geçmişte sert şekilde karşı çıkılan başlıkların pazarlık konusu hâline getirildiğini savunarak, “Afyon’u siyaseten de kandırdınız. 2023 seçimlerinde meydanlarda ne dediniz.? ‘Biz kazanmazsak PKK affolur, Apo çıkar, Demirtaş serbest kalır’ dediniz. Korku salarak oy istediniz, yalanı siyaset diye millete sattınız. Bugün ne yapıyorsunuz.? Dün ‘beka’ deyip milleti korkuttuğunuz ne varsa, bugün hepsini elinizle alıp pazarlık masasına koyuyorsunuz. Dün adını anmaya cesaret edemedikleriniz için bugün yol, yöntem, kılıf arıyorsunuz. Bu yaptığınız siyaset değil; milletin aklıyla dalga geçmektir. Afyon bunu yutar mı sanıyorsunuz? Afyon not eder. Türkiye unutmaz. Bakın, Afyon’un tarihiyle övünmek kolaydır. Ama Afyon’un bugünkü sorunlarıyla yüzleşmek zordur” ifadelerini kullandı.

Verified by MonsterInsights