Kritik madenler, artan jeopolitik rekabetin de etkisiyle, yeşil enerjide konumunu güçlendirmek ve bu alana yatırım yapmak isteyen küresel oyuncular için sadece ekonomik değil aynı zamanda stratejik bir öncelik haline geldi.Dünyada kritik minerallerin sayısı modern teknoloji, ekonomi ve ulusal güvenlik açısından önemlerine bağlı olarak her ülke için değişiklik gösteriyor. Dünyada bulunan 4 bin mineral arasından bazıları temiz enerji sektörü için hayati önem taşıyor. Yeşil dönüşümde önemli rol oynayan lityum, nikel, kobalt, grafit ve bakır ile nadir toprak elementleri başlıca elektrikli araçlar, batarya teknolojileri, yenilenebilir enerji projeleri ve enerji depolama alanında kullanılıyor.Kritik minerallerin uzun vadede dengeli şekilde tedarik edilmesi, enerji sistemlerinin güvenliği açısından büyük önem taşırken ülkeler, bu alanda istikrarlı ve sürdürülebilir tedarik ağları geliştirmek için çalışmalarını sürdürüyor.
YILLIK YAKLAŞIK 35 MİLYON TONA ULAŞACAĞI TAHMİN EDİLİYOR
Uluslararası Enerji Ajansı’nın “Küresel Kritik Mineraller Görünümü” raporundan yapılan derlemeye göre, ülkelerin ulusal enerji ve iklim taahhütleri doğrultusunda kritik mineral ve nadir toprak elementleri talebinin 2040’a kadar 3 kat artarak yıllık yaklaşık 35 milyon tona ulaşacağı tahmin ediliyor.Talebin karşılanması ve arz çeşitliliğinin sağlanması için bu alana yapılan yatırımlar da hız kesmeden devam ediyor. Kritik minerallere ilişkin yatırımların, 2023’teki yaklaşık 45 milyar dolar seviyesinden 2040’ta 800 milyar dolara çıkması bekleniyor.Yatırım büyüklüğü bakımından kritik mineraller arasında bakır madenciliği öne çıkıyor. Bakır üretiminde 2040’a kadar 490 milyar dolar yatırım öngörülürken onu 160 milyar dolar ile nikel ve 80 milyar dolar ile lityum takip ediyor.Temiz enerjiye geçiş sürecinde hızlanan küresel yarış, kritik madenleri stratejik koz unsuru haline de getiriyor. Artan talep, üretici ülkeleri stratejik konuma taşırken ithalatçı ülkeleri de yerli üretim ve işleme kapasitesi oluşturmaya yönlendiriyor. >>>AA