İklim İçin 350 Derneği ile Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneğinin (SEFiA) Türkiye bankacılık sektöründeki sürdürülebilir finansman ve yatırımları incelediği “Türkiye’deki Bankaların İklim Değişikliğine Yaklaşımı” başlıklı raporunun 4’üncüsü yayımlandı. Raporda, Türkiye’deki 17 özel, kamu ve yatırım bankasının iklim değişikliği yaklaşımları 5 temel kriterde ele alındı. Bankaların fosil yakıt yatırımları, net sıfır hedefleri, karbon ayak izleri, temiz enerji yatırımları ile Çevresel, Sosyal ve Yönetişim (ESG) ile benzer derecelendirmeleri değerlendirildi.
KÖMÜR FİNANSMANI POLİTİKALARINDA GELİŞME YOK
Buna göre, bankaların geçen yıl yayımladığı raporlar dikkate alındığında, kömür finansmanına ilişkin pozisyonlarında önceki yıla kıyasla değişiklik olmadığı görüldü. Yeni kömür projelerini finanse etmeyeceğini taahhüt eden banka sayısı 11’de, mevcut kömür projelerinden çıkış taahhüdü veren banka sayısı ise 6’da kaldı. Türkiye’nin 2053 net sıfır emisyon hedefi doğrultusunda portföylerini bu hedefle uyumlu hale getireceğini açıklayan bankalar arasına 2024’te QNB Türkiye de eklendi. Böylece net sıfır hedefi açıklayan banka sayısı 13’e yükseldi. Ancak 17 bankanın 11’inde, yeni kömür projelerini finanse etmeme, mevcut kömür projelerinden çıkış veya net sıfır hedefi açıklama gibi taahhütlerden bir ya da daha fazlasının eksik olduğu tespit edildi.
HEDEFLERLE UYUMSUZ ADIMLAR “GEÇİŞ RİSKİ”Nİ ARTIRIYOR
Rapora göre, sektörün 2024 sonu itibarıyla 20 milyar doları aşan sürdürülebilir finansman hacmi, yeşil tahviller ve sürdürülebilirlik bağlantılı kredilerdeki artış önemli gelişmeler arasında yer aldı. Ancak çoğu adımın 2050 ve sonrasını hedeflemesi ve ara hedeflerin belirlenmemesi, sektörde sistemli bir dönüşümün ertelenmesine yol açabilir. Türkiye Sürdürülebilirlik Raporlama Standartları’nın yayımlanması da önemli bir adım olarak görülse de uygulamadaki tutarsızlıklar ve bankalar arası raporlama farkları nedeniyle etkinliği sınırlı kalıyor. 2024 itibarıyla büyük şirketler için zorunlu hale gelen sistem, bankaların verilerini daha kapsamlı sunmasını sağlasa da veri toplama süreçlerinin kurumsallaşmaması ve denetim eksiklikleri potansiyelini tam olarak ortaya koymasını engelleyebilir. Finansal sistemin güvenilirliği ve sürdürülebilirliği için bankaların tutarlı hedefler belirlemesi, finanse ettikleri emisyonları ölçmesi ve şeffaf raporlama kapasitesini geliştirmesi gerekiyor. Bankaların iklim hedefleriyle uyumlu hareket etmemesi durumunda ise finansal sistemin tamamı için “geçiş riski” artıyor.