“İKLİM BİLİNCİ DÜNYA GENELİNDE ARTIYOR”
Fen Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ali Özdemir, son yıllarda dünyada yaşanan iklim değişikliklerine dikkat çekerek, iklim bilincinin küresel ölçekte önemli ölçüde geliştiğini ifade etti.
Özdemir, son on yılda meydana gelen çevresel olayların iklim değişikliğinin etkilerini açıkça gösterdiğini belirterek, “Birleşmiş Milletler çatısı altında pek çok ülkenin katılımıyla iklim konferansları düzenleniyor. Bu konferanslarda alınan kararlar, katılımcı ülkelerin onaylaması halinde yürürlüğe giriyor” dedi. Türkiye’nin iklim açısından Akdeniz Havzası içinde yer aldığını hatırlatan Özdemir, bu bölgenin kuraklığın genişlemesinden en fazla etkilenen alanlardan biri olduğunu vurguladı. Özdemir, “Büyük Sahra çevresi ve Orta Doğu’da yaşanan kuraklık, zaman zaman Azor Yüksek Basıncının etkisinin artmasıyla birlikte Akdeniz Havzası’na ulaşan cephe sistemlerinin azalmasına neden olmaktadır. Bu durum, bölge genelinde bazı yıllarda düzensiz yağış ve kuraklık koşullarının hâkim olmasına yol açmaktadır” diye konuştu.
“SOĞUK HAVA KÜTLELERİ, ÜLKEMİZE ÇOK FAZLA UĞRAMIYOR”
Fen Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Okan Bozyurt, küresel ısınmanın iklim sistemleri üzerindeki etkilerine değinerek, iklim bilimine “pozitif geri besleme” adıyla yeni bir kavramın eklendiğini belirtti. Türkiye’nin giderek kuraklaşmasının nedenlerine de değinen Bozyurt, “Özellikle kuzeyden gelmesi gereken soğuk hava kütlelerinin artık ülkemize çok fazla uğramadığını görüyoruz. Bunun temel nedeni, Arktik Salınım ve Kuzey Atlantik Salınımı’ndaki değişimlerdir. Bu salınımlardaki indeks değerleri, Türkiye’nin yağış ve sıcaklık rejimini doğrudan etkilemektedir” dedi. Bozyurt, yapılan araştırmalara göre son yıllarda Arktik Salınım ve Kuzey Atlantik Salınımı indeks değerlerinin giderek pozitif yönde seyrettiğini belirterek, “Bu durum Batı rüzgârları kuşağının güneye inmesini engelliyor. Bunun yerine, Azor Adaları çevresinde merkezlenen Azor Yüksek Basıncı kuşağı kış mevsiminin etkisini zayıflatmak yerine güçlendiriyor ve etki alanını kuzeye doğru genişletiyor. Bu nedenle kış aylarında yağış alması gereken Akdeniz Havzası yeterli yağışa ulaşamıyor” ifadelerini kullandı.
“YANLIŞ İNSAN FAALİYETLERİ TARIMSAL KURAKLIĞI HIZLANDIRIYOR”
Fen Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatma Kafalı Yılmaz, tarımsal kuraklık ve etkilerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Yılmaz, tarımsal kuraklığın meteorolojik kuraklıkla yakından ilişkili olduğunu belirterek, “Uzun yıllar yağış ortalamasının altına düşüldüğü durumlarda, bitkilerin ekolojik istekleri karşılanamaz hale gelir. Bu durum buğday, arpa veya meyve gibi bitkilerde farklı etkiler yaratır. Bitkinin ihtiyaç duyduğu su miktarının altına düşülmesi tarımsal kuraklık olarak tanımlanır” dedi. Tarımsal kuraklığın bitkiler üzerindeki etkilerine de değinen Yılmaz, “Bitki, ihtiyaç duyduğu suyu topraktan veya atmosferdeki nemden yeterince karşılayamadığında strese girer. Bu durum büyümenin durmasına, verimin düşmesine, tarlaların tamamen kurumasına veya cılız gelişim göstermesine neden olabilir” ifadelerini kullandı. Panel, soru cevap bölümünün ardından sona erdi.