Nöbetçi Eczaneler
Suriye’nin Utanç Duvarları Yıkılıyor: Sednaya Cehenneminde Zalim ve Mazlum Yüzleşti
Suriye’de devrik Beşar Esad rejiminin on yıllardır sistematik işkence ve katliamlarla anılan “insan mezbahası” Sednaya Hapishanesi, tarihte eşine az rastlanır bir yüzleşmeye sahne oldu. İnsanlık onurunun hiçe sayıldığı o karanlık dehlizlerde görev yapmış üç eski gardiyan, hayatta kalmayı başaran kurbanlarıyla aynı masaya oturtuldu. Suriye İçişleri Bakanlığı tarafından kamuoyuyla paylaşılan ve vicdanlarda derin yaralar açan görüntüler, insan aklının sınırlarını zorlayan vahşeti ve zulmün soğukkanlı itiraflarını bir kez daha gözler önüne serdi.
Zulmün Soğukkanlı İtirafları: “Sırayla İşkence Ediyor, Tecavüz Edip Öldürüyorduk”
Ülkeyi terk etmeye çalışırken Humus’ta yakalanan ve ironik bir şekilde bir zamanlar görev yaptıkları Sednaya Hapishanesi’ne konulan eski gardiyanların ifadeleri, rejimin işlediği insanlık suçlarının canlı bir belgesi niteliğindeydi. Gardiyanlardan Ramazan Ali İssa, kan donduran detayları soğukkanlılıkla anlattı:
“Tutukluları zincirlerle asıyorduk. Altı kişi, sırayla günlerce işkence ediyorduk. Çığlıkları duyulmasın diye elektrikli aletlerin sesini kullanıyorduk. Bir subay gelip tutuklulara bir iğne yapıyordu ve 15 dakika içinde ölüyorlardı. İçinde ne olduğunu bilmiyordum.”
İssa’nın itirafları bununla da sınırlı kalmadı. Cezaevi müdürünün talebiyle kadın mahkumlara yönelik işlediği suçları anlatırken, sistematik cinsel şiddetin boyutlarını da ortaya koydu. Yedi kadın mahkuma tecavüz ettikten sonra öldürdüğünü itiraf eden İssa, Sednaya’da yaşananların bir istisna değil, bir rejim politikası olduğunu kanıtladı.
Kırılan Ruhların Tanıklığı: “Bize İdrar Karışımı Çay İçirdiler”
Yüzleşmede gardiyanların karşısında oturan eski tutukluların anlattıkları ise, fiziksel işkencenin ötesinde insan ruhunu kırmayı hedefleyen bir zulüm sistemini gözler önüne serdi. 2019’da tutuklanan Ahmed Khalid Muhaymid, gardiyan Maher Derviş’in de aralarında bulunduğu grubun kendilerine yaşattıklarını şu sözlerle dile getirdi:
“Bizi demir kablolarla dövdüler. Astım hastası olan kardeşimin ilacını istediğimizde, ağır hakaretlerle onu ölesiye dövdüler ve kardeşim orada can verdi. Bir keresinde bize idrar karıştırılmış çay getirdiler. İçmeyi reddedenlerin bacaklarına 400 kırbaç vurulacağını söylediler. Korkumuzdan hepimiz içmek zorunda kaldık. Amaçları bedenimizi değil, ruhumuzu kırmaktı.”
Adalet Arayışı ve Geleceğe Yönelik Soru İşaretleri
Suriye İçişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, “Suriyelilerin kanına bulaşan herkesin yakalanarak adalete teslim edilmesi için çalışmaların kararlılıkla sürdüğü” belirtildi. Uluslararası Af Örgütü tarafından “insan mezbahası” olarak tanımlanan ve Hafız Esad döneminden bu yana on binlerce insanın hayatını kaybettiği düşünülen Sednaya’daki bu yüzleşme, rejimin devrilmesinin ardından Suriye’de adaletin tesisi için atılan en somut adımlardan biri olarak kayıtlara geçti.
Bu tarihi yüzleşme, sadece faillerin itiraflarını değil, aynı zamanda hayatta kalanların onurlu direnişini ve adalet talebini de bir kez daha tüm dünyaya duyurdu.