Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Sanal kumar tehlikesi büyüyor: Uzmanlar uyardı, ‘bu bir şans oyunu değil, psikiyatrik hastalık

Uzmanlar, teknolojinin gelişimiyle yaygınlaşan sanal kumarın ciddi bir halk sağlığı tehdidine dönüştüğü konusunda uyarıyor. Maddi çöküşün yanı sıra ağır psikolojik sorunlara ve intihar eğilimlerine yol açan bu bağımlılığın, artık bir şans oyunu değil, resmi olarak tanınan psikiyatrik bir hastalık olduğu vurgulanıyor.

Uzmanlar, teknolojinin gelişimiyle yaygınlaşan sanal kumarın ciddi bir halk sağlığı

Dijitalleşen dünyayla birlikte kolayca erişilebilir hale gelen çevrim içi bahis ve kumar platformları, toplum sağlığını tehdit eden önemli bir sorun olarak öne çıkıyor. Uzmanlar, sanal kumarın masum bir eğlence aracı olmaktan çıkıp, bireyleri ve aileleri trajik sonuçlara sürükleyen ciddi bir bağımlılığa dönüştüğünü belirtiyor.

Bir Hastalık Olarak Tanımlanıyor

Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Kültegin Ögel, sanal kumarın artık bir şans oyunu olarak değil, psikiyatrik bir bozukluk olarak ele alınması gerektiğini vurguladı. Prof. Dr. Ögel, “Kumar bağımlılığı, Amerikan Psikiyatri Birliği’nin DSM-5 tanı kriterlerinde ‘madde kullanım bozuklukları’ başlığı altında sınıflandırılan tek davranışsal bağımlılıktır. Bu, durumun ciddiyetini bilimsel olarak ortaya koymaktadır,” dedi. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre, yetişkinlerin %46,2’sinin, ergenlerin ise %17,9’unun son bir yıl içinde en az bir kez kumar oynadığına dikkat çeken Ögel, yetişkinlerdeki bağımlılık oranının %0,1 ile %5,8 arasında değiştiğini ifade etti.

Psikolojik Etkileri ve İntihar Riski

Kumar bağımlılığının yol açtığı yıkım, yalnızca finansal kayıplarla sınırlı kalmıyor. Prof. Dr. Ögel’in paylaştığı verilere göre, kumar bağımlılarının yarısından fazlası hayatlarının bir döneminde intiharı düşünürken, %17 ila %20’si intihar girişiminde bulunuyor. Bu oranın, genel nüfustaki intihar girişimi oranından 5 ila 10 kat daha yüksek olması, tehlikenin boyutunu gözler önüne seriyor. Klinik Psikoloğu Muhammed Yusuf Babacan ise, bağımlı bireylerde terleme, çarpıntı gibi fiziksel belirtilerin yanı sıra asıl krizin duygusal boyutta yaşandığını; çaresizlik, depresyon, uyku bozuklukları ve anksiyete gibi semptomların görüldüğünü ekledi.

Risk Grupları ve Beyin Üzerindeki Etkileri

Klinik Psikoloğu Elif Sena Özata, kumar bağımlılığının en sık 18-35 yaş aralığında görüldüğünü ve gençlerin orta yaş grubuna göre 1,5 kat daha fazla risk altında olduğunu belirtti. Cinsiyet dağılımında ise erkeklerin kadınlara oranla 3-4 kat daha fazla bağımlılık geliştirdiğini, ancak kadınların bağımlılık sürecine daha hızlı sürüklendiğini ifade etti.

Prof. Dr. Ögel, bağımlılığın nörolojik temellerine de değinerek, “Kumar bağımlılarında mantıklı kararlar almaktan sorumlu olan prefrontal korteks işlevselliği azalırken, dürtüsel davranan limbik sistem baskın hale gelir. ‘Neredeyse kazanıyordum’ hissi gibi yanıltıcı deneyimler, beyindeki ödül mekanizmasını sürekli tetikleyerek risk alma davranışını pekiştirir,” açıklamasında bulundu.

Ailelere Yönelik Kritik Tavsiyeler

Uzmanlar, bağımlılıkla mücadelenin yalnızca bireysel bir çaba olmadığını, ailenin bilinçli desteğinin tedavi sürecinde hayati rol oynadığını belirtiyor. Klinik Psikoloğu Muhammed Yusuf Babacan ve Klinik Psikoloğu Elif Sena Özata, ailelere şu ortak önerilerde bulundu:

  • Borçları Üstlenmeyin: Bağımlının kumar borçlarını ödemek, davranışın olumsuz sonuçlarını ortadan kaldırarak bağımlılığı pekiştirir. Borcun, yapılandırılarak kişi tarafından ödenmesi teşvik edilmelidir.
  • Sakin Kalın ve Bilgi Edinin: Panik içinde tepki vermek yerine, öncelikle bağımlılığın doğası hakkında doğru bilgiye ulaşın.
  • Sabırlı Olun: Tedavi uzun bir süreçtir ve nüksler (tekrar başlama) bu sürecin bir parçası olabilir.
  • Kendi Hayatınıza Devam Edin: Tüm odağı bağımlı bireye yöneltmek yerine, diğer aile üyeleriyle ilgilenmeyi ve kendi ruh sağlığınızı korumayı ihmal etmeyin. Gerekirse kendiniz için de profesyonel destek alın.

Tedavi sürecinin zorlu ancak umut dolu olduğu, ailenin bilinçli ve kararlı desteğinin iyileşme oranını önemli ölçüde artırdığı vurgulanıyor.

Verified by MonsterInsights