Sabahın erken saatlerinde bölgeye ulaşarak hasar tespit çalışmalarına başlayan Prof. Dr. Gücek, özellikle fay hattı üzerindeki kırsal mahallelerde büyük yapısal yıkımların gözlendiğini belirtti. “Afyonkarahisar’dan yola çıkıp sabah saatlerinde Sındırgı’ya ulaştık. Hemen çalışmalara başladık ve şu ana dek yaklaşık 500 ağır hasarlı yapı tespit edildi. İlçe merkezinde yalnızca bir binanın tamamen yıkılmış olması sevindirici ancak kırsal alandaki tablo çok daha ciddi,” dedi.
“Kertil, Kızılgür, Alacaatlı ve Gölcük En Çok Etkilenen Köyler”
Depremin Sındırgı ilçesi sınırları içinde bulunan Sındırgı segmentinde gerçekleştiğini açıklayan Prof. Dr. Gücek, 20-25 kilometrelik bir fay zonu boyunca hasarın yoğunlaştığını ifade etti. “Kertil, Kızılgür, Alacaatlı ve Gölcük köyleri, yığma yapıların yaygın olduğu ve mühendislik hizmeti almamış binaların bulunduğu yerleşimler. Bu nedenle hasar bu bölgelerde çok daha ciddi,” diye konuştu.
Depremin yüzeye oldukça yakın bir derinlikte (yaklaşık 7.7 – 8 kilometre) gerçekleşmiş olmasının da hasar seviyesini artırdığına dikkat çeken Gücek, “Yüzeye yakın depremler, yerleşim alanlarında daha yıkıcı etkiler bırakabiliyor,” değerlendirmesinde bulundu.
“Yıkılan Binanın Yanındaki Sağlam Bina Dikkat Çekici”
Sındırgı ilçe merkezinde tamamen yıkılan tek bina hakkında da ön tespitlerde bulunan Prof. Dr. Gücek, çarpıcı bir ayrıntıya dikkat çekti: “Yıkılan binanın hemen yanındaki yapıda neredeyse hiç hasar olmaması, mühendislik hizmeti alıp almadığı konusundaki farkı ortaya koyuyor. Bu durum yapısal zafiyet, inşaat kalitesi ve olası çekiçleme etkisi gibi faktörlerle açıklanabilir. Detaylı teknik analizlerle neden netleşecektir.”
“Duvar Çatlakları Endişe Nedeni Olmasın”
Sahada yapılan gözlemler sırasında vatandaşların özellikle duvar çatlakları nedeniyle tedirgin olduğunu aktaran Prof. Dr. Süleyman Gücek, bu konuda önemli bir bilgilendirme yaptı:
“Duvarlardaki sıva ya da yüzey çatlakları genellikle yapısal olmayan hasarlar kategorisine girer. Betonarme binalarda asıl önemli olan kolon ve kiriş gibi taşıyıcı elemanlarda hasar olup olmamasıdır. Eğer taşıyıcı sistem sağlamsa, bina güvenlidir. Bu noktada vatandaşları doğru şekilde bilgilendirmeye çalışıyoruz.”
“Bu Fay Hattı Aktif; Depreme Hazırlık Şart”
Sındırgı’daki depremin ardından bölgede artçı sarsıntıların sürdüğünü ifade eden Prof. Dr. Gücek, Sındırgı segmentinin, Simav ve Gediz gibi geçmişte büyük depremler üretmiş bir fay zonunun parçası olduğuna dikkat çekerek şunları söyledi:
“Bu bölge, Türkiye’nin en aktif üçüncü fay hattı üzerinde yer alıyor. Gelecekte de deprem üretme potansiyeli oldukça yüksek. Bu nedenle vatandaşlarımızın yapı güvenliği konusunda daha dikkatli ve bilinçli olması gerekiyor. Ne yazık ki depremin ne zaman olacağını öngörmek mümkün değil.”
“Doğru Zemine, Doğru Yapı”
Son olarak deprem dayanıklılığı yüksek yapılar konusuna değinen Prof. Dr. Süleyman Gücek, zemin koşullarının da en az yapı kalitesi kadar önemli olduğunu belirtti:
“Alüvyon gibi zayıf zeminlerde inşa edilecek yapıların mutlaka mühendislik hizmeti almış olması ve yapı denetiminden geçmiş olması gerekiyor. 6 Şubat depremlerinde gördüğümüz gibi, doğru zemine yapılmış, doğru projelendirilmiş yapılar can kayıplarını büyük ölçüde engelleyebiliyor. Bu olaydan da gerekli dersleri çıkarmalıyız.”